• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası

İyotkokusu.com

Hoş geldiniz!

Edebiyat Köşesi
Saat
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.237032.3662
Euro34.794534.9339
Site Haritası

SEVGİ VE SAYGI ÜZERİNE DÜŞÜNCELER



www.iyotkokusu.com/Edebiyat






SEVGİ VE SAYGI ÜZERİNE DÜŞÜNCELER




Etrafı, sevgi ve saygı hasletlerinden ziyade ağzına kadar nifak tohumu dolu ambarlarla çevrili olan bu coğrafya'da; bugünkü gelinen nokta hiç de şaşırtıcı olmamalıdır. Sevgiyi kaşıkla verip saygıyı ise kepçeyle almayı düşündüğünüz noktada da zaten  tahammülsüzlük başlar...

Sevgi ve saygının temelleri daha küçük yaşlarda iken aile ortamında atılmaya başlanır. Giderek çevresi örülür ve çocuğun yaşı büyürken üzerine koyarak şekillenir sevgi yapısı...

Bu yapının zedelenmesi de harcında kullandığınız malzemelere bağlıdır. Mesela; evde babanın arada bir de olsa anneye çiçek alması, anneyi ne kadar sevindirirse çocukları da bir o kadar sevindirecektir. Buna şüpheniz olmasın, çünkü mutlu ve gülen yüzler görecektir baktığı her köşede...

Ya da sabahları uyanınca evde herkes birbirine günaydın dese, gece yatarken de iyi geceler dileğinde bulunsa ya da anne ve baba çocuktan bir şey getirmesini emir kipi yerine rica kalıpları kullanarak söyleseler ve çocuk bunu yerine getirdikten sonra da teşekkür edilerek o küçücük emeği onurlandırılırsa çocuk kendisi ile övünecek ve de sevildiğini hissedecektir ...


Çocuk evde hoşa gitmeyen hareketler yaptığında ise; ağır cezalar yerine küçük sitemler veya tembih cümleleri kullanarak ikaz edilse daha az üzülmesine sebep olacak ve bu da onu pozitif yönde kamçılayacaktır. Emir ve şart kipi kullanarak kurulan cümleler çocuğu daha çok edilgenliğe ve içine kapanmaya itecek ve tabiki bu da negatif yönde kamçı etkisi yaratacaktır... 6-7 yaşına kadar çocuk aileden aldığı sevgi, saygı, ahlak ve paylaşım gibi hasletlerin ve donanımın üzerine geliştirecektir kişiliğini... Aksi düşünülemez bile!

Yaşamın ve toplumun bireyden beklentileri yükseldikçe bireyinkiler de o oranda yükselecektir ve bunların karşılanamadığı noktada ise tahammülsüzlük ve şükürsüzlük baş gösterecektir...

Sevgi ve saygı kelimelerinin yerini nefret ve başkaldırı alacaktır kaçınılmaz olarak. Birde özendirme var ki; çocuklardaki en büyük zafiyet özentidir! Mesela; meslek gereği silah taşıyan bir babayı eline bir kitap almış okurken gören çocuk babasının silahı zorunluluk gereği taşıdığına inanacak ve okumaya özenecektir...

Bu özendirme, yöneticiler için de geçerlidir (hitabet ve öfke kontrolü çok önemli). Onlara büyük vazifeler düşüyor bu noktada, çünkü sevgiyi ve saygıyı, öfkeyi ve gazabı da ülke coğrafyasında yayabildikleri gibi sınırları da aşırtabiliyorlar. Oysa iyi ilişkiler, güzel işler neticesinde barışı ve de hümanizmi hakim kılabilirler, ismine dünya dediğimiz şu bir kaç yüz milyon kilometrekarelik şirin mi şirin mavi gezegen üzerinde...


Çok zor bir iş değil aslında; biraz sevgi, biraz saygı, bir tutam hoşgörü, azıcık karşındakini dinleme sabrı, gülmek, bol bol okumak ve de sonrasında bunların hepsini bir güzel paylaşmak...

Sorarım şimdi size,çok mu zor? Bir kere denemekten zarar gelmez...


 Bir kitapta okumuştum, naçizane sizlerle paylaşmak isterim; ''Sözcükler tek başına insanı kırmaz. İnsanı yaralayan, sözcüklerin arkasına saklanan ikiyüzlülüktür.''  Susanna Tamaro






Sevgi, can'a değen ve onun üzerine düşen bir sabah çiğidir. Ama asıl önemli olan güneşin can'a, o sabah çiğini yeterince emebilmesi için verdiği süredir... Yani kısaca anlatmak istediğim şu ki; Sevgi, zaten  insanın fıtratında var ama bunu büyüterek gezegenimize imece usulü yaymak ayrı bir meziyettir... Bu meziyete sahip olmanın tek sırrı ise; okumak! okumak! yine okumaktır! Tabi ki sonrasında paylaşmak koşuluyla...



Sevgi dileklerimle...


Murat TEKİNEŞ

16/05/2015

Yorumlar - Yorum Yaz