FONTAMARA
www.iyotkokusu.com/kitap anlatımları

Kitap adı: FONTAMARA
Yazarı: Ignazio SILONE
Çeviren: Sabahattin ALİ
Öncelikle şunu belirteyim ki bu kitap; Faşizme, Totaliter yönetimlere ve onun en büyük yardakçısı ve işbirlikçisi olan ve yine seçimlerle işbaşına gelen yerel yöneticiler, atanmış memurlar (kaymakam,vali,kolluk kuvvetleri,vergi ve icra müdürü vb), kapital sahibi fabrikatörler ve de en önemlilerinden biri olan muhterem ünvanlı din adamlarına verilmiş bir manifestodur!
Aynı zamanda da İtalya’da bir kasabanın adı olan ‘’Fontamara’’ nın ve orada yaşayan üç-beş kuşaktan Fontamara’lı insanların,kendi topraklarını ekip biçen köylülerin, kasaba da karın tokluğuna gün boyu çalışan işçilerin; verdikleri emeğin ve yavaş yavaş ellerinden alınan, el konularak adeta gasbedilen , sahip oldukları o küçücük toprak parçaları üstündeki haklarını geri alma mücadelelerinin hikayeleşmiş destanıdır!
Haklar dediğimiz de öyle dağlarla istekler değil; insanca yaşamak hakkı,elektriğe,suya ve gıdaya zorluk çekmeden ulaşabilmek ve karınlarını biraz olsun doyurduktan sonra rahat ve huzurlu uyumak gibi masum isteklerdir. Tüm bunlar sizce de masumca istekler değil midir hadi ama?
Hal böyleyken; Seçimlerle başa geçip ülkeyi yöneten faşist zihniyetin;Fontamara kasabasının yerel yöneticileri üzerinden kendini yavaş yavaş göstererek dedelerinin,atalarının zamanla kazandıkları hakları,tüm yerleşik düzeni ve değeri,köylü ve işçilerin küçük toprak parçaları üstündeki haklarını emeklerinin karşılığını; yine kendileriyle aynı zihniyette olan yerel ve de kapitalist işbirlikçileri vasıtasıyla (fabrika,değirmen ve işyeri sahibi tüccarlar vb) bozarak,keserek,gasbedip el koymasıyla başlayan ve kısa zamanda tabanda karşılığını bularak çığ gibi büyüyen bir yangının,çoluk çocuk herkesin içinde olduğu bu büyük direnişin destanlaşmış hikayesidir okuyacağınız kitapta anlatılanlar!
Seçimle işbaşına gelmiş Faşist iktidarların,diktatörlüklerin yani Totalitarizmin en iyi yaptığı şey; sözüm ona kendilerine direnerek,onları çiğneyerek haklarını arayan köylüye, işçiye, çiftçiye,öğretmene vb. taktığı kulptur. Bu kulpun adı da; Komünistlik, Anarşistlik, Asilik ve de onların deyimiyle Serkeş’liktir! Fontamara’da da yapılan bunun ta kendisidir…
Faşist iktidarla işbirliği içindeki büyük toprak sahibi ağalar, derebeyleri, değirmen sahipleri; küçük toprak sahibi olan yoksul köylülerin ellerindeki ekip biçerek ancak karınlarını rahatça doyurabildikleri toprak parçalarını,tarlalarını; önce sularını sonra elektriklerini keserek ürün alamayacakları duruma getirip sonra da kandırarak küçük paralara satın alırlar yani modern bir şekilde el koyarlar! Ve Onları yani köylüleri başkalarının toraklarında ırgat olarak çalışmaya zorlarlar. Bu zihniyet birde öyle basit düşünür ki; Ben yiyemedim sen ye dedirttiklerini zannederler o kıt akılları ile…
Aslında olayların tüm gelişimine bakarsanız sadece Fontamara’da değil dünyanın her yerinde insanın yıkıcı aç gözlülüğünü ve acımasız hırsını görürsünüz!
Şunu da unutmadan belirtmeliyim ki; İlk izlekte sağcı, liberal ve muhafazakar görünen ve sonradan büyük ölçüde diktatörleşen, genel adı ile bu Totaliter sistem yöneticilerinin en kullanışlı yardımcıları ve işbirlikçileri; Dünyanın her yerinde ve de her zaman muhterem ünvanı almış olan din adamları olmuştur. Fontamara’da ki el koyma ve hak gasbında da aksi düşünülemezdi. Kısacası işin içinde insan olduğu müddetçe de böyle devam edecektir?
Ama yine insanın içinde olduğu tüm bu masum hak arama mücadelelerinde ve adil paylaşım isteklerinde ‘’Umut hep vardır ve hep beslenmelidir.’’ Tıpkı kitapta olduğu gibi; karakolda öldürülen Berardo Viola’dan sonra Fontamara’da basılan ‘’Ne Yapmalı?’’ isimli yerel gazeteyle başlayan ayaklanmalar , tüm ülkeye yayılıp ortalığı yangın yerine çevirmiştir. Bir elin nesi var iki elin sesi var. Yani ‘’birlikten kuvvet doğar!’’ diyelim ve bitirelim…Naçizane sevgilerimle…
Sabahattin Ali’ye de, bu kitabı Türkçe’ye kazandırdığı ve bizi haberdar ettiği için ayrıca sevgi ve Saygılarımı iletirim.Minnettarım…
15/06/2025
Murat Tekineş-İzmir
Yorumlar -
Yorum Yaz